TEOREMA by Ahmet Sarıtaş

Merhaba arkadaşlar, bugun izledigimiz Pasolini'nin Teorema'si ile ilgili
bir kaç şey söylemek istiyorum . 

Öncelikle, toplanti da tartişilan filmin genel bakışı "Burjuva Eleştirisi" üzerine bir şeyler söyleyeceğim. Film bence bir burjuva eleştirisi değil ama günümüzde bu şekilde sezilmesi normal, cünkü burjuva ailesini iyi bir şekilde tanimlamiyor, yalniz cok sert eleştiriler vermekten ziyade oldugu gibi yansıtıyor. Film bir değişim filmi, belki de Pasolini'nin devrim teoremi...



Filmin başından itibaren gördüğümüz sepya görüntüler de, -marks'ın "hayalet"i dolaşmadan önceki görüntülerde-, normal bir burjuva ailesi görülüyor. Sonra Hayalet-Değişim-Dönüşüm (bir sür şey denebilir, ben aralarda sık sık gördüğümüz o topraklı vadideki "wind of change" değişimin rüzgarı demek istiyorum.Özellikle de filmin 68 yılında çekildiğini düşünürsek anlatılanlar, yaşanılan olayları ve sıcak esintileri çağrıştırıyor şu an bana.) sayesinde hayatlar renkleniyor. Öncelikle teorem , rüzgarın işçi sinifi diye tanımlayabilecegimiz, hizmetçi ile etkileşimi sonucu kendini gösteriyor. Sonra öğrenci olarak bildigimiz erkek oğulla bir etkileşim içine giriyor. Sonra da ailenin ayakta tutucusu olarak görülen evin hanımına özgür seksi anlatıyor. Ardından da burjuva veya kapital olarak adlandırılan baba, işçinin-öğrencinin bu rüzgardan etkilendiğini görüyor ve sonra uzun bir hastalik dönemi geçiriyor. Yataktaki hasta adama uygulanan -ayaklar baş olacak tedavisi - ile yol gösteriyor. Açıkcası kız çocukla olan ilişkiyi çözemedim* resimlere bakan, fotograf çeken, kitap okuyan genç kız belki de medya olabilir. Burjuva sınıfından ( babasından ) başka kimseyi tanimamiş, kimseyi sev(e)memiş bir kişiyi de , en sonunda kendi yoluna sokabiliyor rüzgar. Bu 68 rüzgari geliyor, insanlari etkiliyor ve gidiyor.

Filmin 2. yarısı diyebilecegimiz, rüzgardan sonraki anlar için de cok kesin yorumlarım yok aslında. İşçi sinifinin burjuvazi hizmetinden kurtulup, köylerde ya da toplumda değere kavuşması, hastalari iyileştirmesi, zoraki kanunlari bile yıkması ( uçması ) ona verilen hoş bir yüceltme. Öğrencinin, aydınlığa kavuşması ve sanatda yaratıcılıkda yeni yollar araması, varoluşculuk eserleri ortaya koyması da rüzgar sonrası gelinen ileri bir nokta. Ailenin ( bu bana göre bir yorum belki de ) , devletin ve kapitalin ayakta tutulması için uğraşılan kurumunun yıkılması, özgür seksin, başkasından sigara yakmak gibi bir konuma getirilmesi de güzel bir gelişim örneği diye savunulabilir. Medyanın da kazandığı bakış acısı sayesinde kendini yoketmesi, korunacak bir sistem kalmadigi halde ona ihtiyaç olmaması olarak yorumlanabilir. Burjuvanın , fabrikasini ve işçilerini serbest birakmasi, hatta üzerindeki bütün o degerli eşyalardan arınarak. RÜzgarın peşinden , o çöllere gitmesi, toplumdan uzaklaşması, rüzgarin alip da götürdüğü bir cıglık haline dönüşmesi güzel bir şey. İşçi sinifinin yüceltilmesinden sonra, kendini eski yaşadıgı acılarla , öldürmeden gömmesi , ve acilarindan kurtulup, daha eşit bir dünya için herkesin eşdeğer olmasını anlatabilir*.

Yani sanki Pasolini'nin Teorem'i böyle bir teorem. Bunlar , toplantı sırasında az cok aklıma gelen şeyler. Yalnız (*) koydugum yerlerden cok emin deilim. Hiçbir yazdıgımdan emin deilim gerçi ama oralar daha bir boş. Ekliyecekleriniz ve eleştirecekleriniz, değişik ve daha güzel şeylere yol açabilir . Teşekkür ederim . 


Ahmet